İzleyiciler

11 Mayıs 2012 Cuma

ONAYLANMA İHTİYACI


 

sevilme, ilgi görme ihtiyacı olarak da bilinen; bilinci olan hemen her canlıda olan ihtiyaçtır.
her gördükleri insana 'ilgi orospusu' 'dikkat çekmek istiyor ezik' diyenlerin bile sahip olduğu bir ihtiyaçtır. aslında bunu dediklerinde  kendi benliklerini de tatmin ederek bir kaosa sebep olurlar. ilgi çekmeye çalışanlar üzerinden ilgi çekenler.

var olan bir bilinç, kendi yok olma durumunu asla kavrayamaz. kavrasa büyük bir paradoks olurdu zaten. işte bu yüzden yok gibi olmak; sessiz sakin takılmak, bukalemun gibi her arkafonun rengine uyum sağlayıp fark edilmemek çoğumuzun istediği bir durum değildir. kimilerimiz içinse bir kabustur.

ön planda olma çabası diye gülüp geçtiğimiz şeyin aslında elimize güç, zeka, yetenek gibi çeşitli şeyler geçtiğinde hepimizin elde etmek için bilinçsizce de olsa çırpındığı şeylerdir. nedenini demin açıkladık. var olan her şey var olduğunun bilincinde olunmasını ister. şimdi hayalet olduğunuzu düşünelim. apartmana çıkıyorsunuz o da ne saydamsınız eğilip kendinize baktığınızda arkanızdaki duvarı görüyorsunuz. bunun şaşkınlığını atlatamamışken karşınıza bir komşunuz çıkıyor. dudaklarınızın kıpırdadığını biliyorsunuz ama o da ne sesiniz de yok. adam öylece geçip gidiyor. kimseye haykıramıyorsunuz derdinizi kendinizce var olsanız da siz artık yoksunuz bu dünya için. yer kaplamıyorsunuz, sesiniz yok, gözlerinizi başkaları göremiyor. kendinizi ifade edemiyorsunuz. olumlu veya olumsuz hiç tepki alamıyorsunuz.

şimdi bilgisayarlarına playstationlarına gömülmüş, kendince bir apartman dairesinde böyle yaşayıp sonra ölüp gitmek isteyen; arzuları coşkuları öfkesi azalmış yaşama arzusu hafiften yok olmuş bireyler olarak bile; tüm bireyselliğimizle bukalemun gibi görünmez olmayı arzularken keşke toplum olmasa ıssız adalarda yaşasak derken bile bahsettiğim hayalet olma olayının gerçekleşmesi hepimiz için bir süre sonra kabusa dönüşür.

sokaktaki köpek bile, ona bakmanız tebessüm etmeniz kafasının arkasını okşamanız durumunda memnun kalır. hiç bir somut faydanız olmadığı halde onun var olduğunu farketmiş ve onu sevmişsinizdir bu yeterlidir. hatta duygunuzun sevgi yerine öfke olması bile aynı etkiyi yaratır. bazı evcil hayvanlar sahipleri onlarla ilgilenmediğinde oraya buraya saldırıp yaramazlık yaparlar, çocuklar da öyle. cezalandırılacaklarını veya azarlanacaklarını bilirler fakat amaç olumlu veye olumsuz dikkatinizi üzerlerine çekebilmek 'ben buradayım la kavat ben buuu-raa-daa-yııım ben varıım!' demektir.
çoğumuz bu arzuyu büyüdükçe kaybettiğini zanneder, bunu da ergenlikten çıkıp olgunlaşmak zanneder. oysa içinde bu arzu asla kaybolmaz sadece kendini farklı formlarda belli eder.
var olduğunu haykırmak için yaramazlık yapıp tepki toplayan o küçük çocuk, sosyal ağlarda fotoğraf , ileti vs. paylaşıp durumumu beğenir misin diyen kızlara dönüşür. veya kendisiyle ilgilenen bir dişi olmadığında abazanlığa başlayan madem onlar bakmıyor ben de onlara varlığımı hissettiririm diyen gençlere dönüşür.
bunları hep yadırgarız, oysa var olduğunu ispat etmek hatta bazen kendi kendisini gerçek olduğuna inandırmak için kişilerin buna ihtiyacı vardır ve bu arzu aslında hepimizde olması gereken doğal bir arzudur.
bazen ünlü film veya müzik yıldızlarını bile dikkat çekiyor ilgi o... pusu diye yaftalarız. ee adam koskoca konser alanına çıkmışyüzlerce kişiye sesleniyor veya hasılatı bilmem kaç milyon olacak bir filmde oynuyor. adam ayvalıkta hormonsuz domates yetiştirmek isteyen kendi halinde bir emekli olmak isterken çok yanlış bir yere geldim ben rockstar oldum aslında hiç ilgi çekmek istemiyorum, ben konser alanında kalabalığa değil dağa taşa ıssız ormanlara müzik dinletmek istiyorum dememiş ki.
ortaya koyduğu ürün kendi zekasının doğal olarak varlığının bir kanıtı olduğuna göre elbet beğenilmek onaylanmak veya eleştirilmek tepki almak istiyor.
evet, karakter gereği bazılarımızda bu durağan olamama, dikkat çeken bir şeyler yapma bazen sırf tepki çekmek için zırvalama olayı daha fazla. kimimiz paraya konfora düşkünlüğünden , kimi kariyer hırsından kimi onaylanma arzusundan kimi ön planda olma arzusundan dolayı çalışıp çırpınıyor.


kendi doğamızı yadırgayıp kınamayı bıraktığımızda , egoist narsist gibi kavramlar üzerinden kendimizi sorgulamayı bıraktığımızda belki çok daha mutlu bir şekilde amaçlarımıza ulaşabiliriz. sahip olduğumuz tek şey kendi benliğimiz, en çok empati yetisine sahip insan bile karakterini terkedip tam olarak bir başkası olamaz. sahip olduğumuz tek şey varlığımızsa onun onay ve kabul görmesini beklemek çok mu aşağılıkça bir tutumdur?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hayrına atılmış kemikler